Sürdürülebilir Ulaşım

KENT IÇI ULAŞIMDA SÜRDÜRÜLEBILIRLIK VE MIKRO MOBILITE

Mimar ve Mühendis Dergisi 119. Sayı

Mimar ve Mühendis Dergisinin bu sayısında kent içi ulaşımın geleceği için iki önemli kavram olan “Sürdürülebilirlik” ve “Mikro Mobilite” konuları ele alındı.

[dflip id=”2503″ ][/dflip]

İnsanlık tarihinde yeni kaynaklar ve yerleşim yerlerinin keşifleri, üretim, ticaret, ve bütün bunlara erişimi sağlamak üzere kullanılan günün koşullarına bağlı ulaşım araçları, teknolojinin de gelişmesiyle sürekli bir ihtiyaç halini almıştır. Artan ihtiyaçlar ve tükenen kaynaklar ise her alanda olduğu gibi ulaşım alanında da sürdürülebilirlik  kavramını ön plana çıkardı ve sürdürülebilir ulaşım günümüzün çözüm bekleyen önemli sorunlarından biri haline geldi.

İnsanların daha az eforla daha çok eşya, ürün taşımak için geliştirilen gereçler, taşımacılıkta hayvanların kullanılması ile başlayan süreç bugün muhtemelen o zamanlar için hayal edilebilenlerin çok ötesine geçmiş durumdadır. 1800’lerin sonlarında, dünyanın birçok büyük şehrinde atların ulaşım için kullanılması hayati bir önem taşırken at gübrelerinin şehirleri ve toplum sağlığını tehlikeye atmaya başlaması da kaçınılmaz olmuştur. 1900’lü yılların başlarında ise Londra, New York gibi büyük şehirlerde her gün milyon kilodan fazla gübrenin şehre saçılması, bazı çevrelerce büyük şehirlerin yarım yüzyıldan daha kısa süre içerisinde iki üç metreye varan yükseklikte  gübreye gömüleceği yaklaşımlarına neden olmuştur. (Bkz. Sürdürülebilirlik ve Geleceğin Ulaşımı)

Böyle bir gelecek vizyonu ile sürdürülebilir olmadığı açığa çıkan atlı ulaşıma alternatif çözüm, motorlu araçlarla birlikte geldi. Çok daha konforlu ve daha kabiliyetli motorlu taşıtlar, insanlık tarafından hızla benimsenerek yayıldı.
Yüz yıl önce hayat kurtarıcı bir çözüm olan motorlu taşıt kullanımı, günümüzde birçok açıdan gelişen teknoloji ile birlikte çok daha üst seviyelerde hizmet verebilir hale gelmiş olsa da özellikle fosil yakıt tüketimi ve karbon emisyonu sebebiyle yine şehirlerimizi ve insanlarımızı tehdit eder duruma gelmiş; çevre etkisi, dolaylı maliyetler ve diğer kayıplar göz önünde bulundurulduğunda sürdürülebilir olmadığı gerçeği ile karşılaşılmıştır. 1900 yılında şehirleri tehdit eden at gübreleri, bugünlerde yerini havayı ve çevreyi tehdit eden fosil yakıt atıklarına bırakmış durumdadır. Bireysel taşıt kullanımı yerine toplu taşımacılık ağlarının genişletilmesi ve geliştirilmesi, ulaşımı sürdürülebilir kılmak üzere önemli bir oyuncu olarak devreye girmiş ve teknolojik gelişmelerle birlikte ulaşımın olumsuz etkilerini azaltmaya önemli katkılar sunmuştur. Toplu taşımacılığın yaygınlaşması ile bireysel motorlu araç kullanım ihtiyacındaki düşüş, yolcu başı zararlı etkileri ve maliyetleri düşürmekte, gelişen elektrikli motor teknolojileri ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının artması ile özellikle kent içi taşımacılıkta sürdürülebilirliğin erişilebilir bir hedef haline gelmekte olduğu görülmektedir. Ancak toplu taşımacılığın her noktaya erişim hususunda yetersiz kalması ve bireysel araç kullanımlarına göre esnekliğinin bulunmaması sürdürülebilir ulaşıma erişim hususunda bir boşluk oluşturmaktadır.

Geçmişte olduğu gibi bugün de değişen koşullar ve artan talepler ile birlikte sorunların ortaya çıktığı gibi, teknolojinin gelişmesi ve zorunluluklar da çözümü beraberinde getirmektedir. Sürdürülebilir ulaşımda en etkin güç olarak görülen toplu taşımacılığın esneklik ve erişilebilirlik hususlarındaki eksikliklerini kapatmak üzere, aslında uzun yıllardır var olan ancak büyükşehirlerde unutulmaya yüz tutmuş bisikletli ulaşımın da içerisinde yer aldığı mikro mobilite çözümleri önemli bir paydaş olarak görülüyor. Mobil uygulamalar üzerinden hizmet veren mikro mobilite araç paylaşım sistemleri ve bireysel mikro mobilite araç kullanımı genç nesil başta olmak üzere toplum tarafından hızla benimsenmekte ve yollarda yerini almaktadır. Özellikle büyük şehirlerde yatırım maliyetleri ve karayolu ulaşım ağının mevcut durumu göz önünde bulundurulduğunda, mevcut toplu taşıma ağlarına erişim imkânı sağlayacak mikro mobilite araçları, doğru planlama ve gerekli düzenlemelerin sağlanması ile çözüm için önemli bir koz olacaktır. Hızla yayılan ve dünya genelindeki gidişatı düşünüldüğünde ciddi bir potansiyeli daha içerisinde barındırdığı anlaşılan mikro mobilitenin çözümleri ve kullanımı ile ilgili olarak yaya, mikro mobilite kullanıcısı, araç sürücüleri gibi karayolu paydaşlarının gereksinimleri ve güvenlik hususları göz önünde bulundurularak yerel yönetimler, merkezi yönetim ve sivil toplum kuruluşlarının hızla bir araya gelmesi önem arz etmektedir.

 

Kaynak; mmg.org.tr

İsmail Ay

1989 yılında Konya'da doğdu. 2011 yılında İTÜ İnşaat Mühendisliği bölümünde tamamladığı lisans eğitimi sonrasında, 2014 Ulaştırma Mühendisliği yüksek lisans programını, 2021 yılında Anadolu Üniversitesi Web Tasarım ve Kodlama ön lisans eğitimini tamamladı. İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Ulaştırma Mühendisliği Doktora programı tez çalışmasına ve İstanbul Üniversitesi Adalet ön lisans eğitimlerine devam etmektedir. 2012-2018 yılları arasında İBB iştiraklerinden Metro İstanbul AŞ.'de, 2018-2020 Yılları arasında Etüt Proje şefi olarak İSPARK AŞ.’de, 2020-2022 yılları arasında Gayrettepe ve Halkalı-İstanbul Havalimanı projesinde APCO Altınok müşavirlik hizmetleri bünyesinde kontrol şefi olarak, 2022-2023 yılları arasında TCDD Teknik AŞ bünyesinde, Avrasya Karayolu tüneli bakım çalışmaları ve Gayrettepe-Havalimanı metro hattı demiryolu ve inşaat işleri kapsamında proje yöneticisi olarak görev almıştır. 2023 yılı Haziran ayı itibari ile THY AO Turkish Cargo İş Geliştirme ve Organizasyon Başkanlığı'nda Uzman olarak görev almaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu