HAVACILIĞIN TARİHÇESİ
17 Aralık 1903’te Wright Kardeşler, 12 beygir gücünde bir motorla desteklenen 12,2 metre kanat açıklığına ve toplam 338 kilogram ağırlığa sahip mürettebatıyla yaklaşık 12 saniyede toplam 36,5 metre uçtu. Başarılı test uçuşu, dünya havacılık tarihinde yeni bir sayfa açtı. Wright kardeşlerin bu başarılı girişiminin ardından 25 Temmuz 1909’da Fransız havacı Louis Bleriot, adını dünya havacılık tarihine geçen ilk kişi olarak yazdı. Calais’ten Dover’a kadar 37 km genişliğindeki İngiliz Kanalını geçti. 17 Eylül 1911 yılında Pilot Calbraith Rodgers,New York’tan başladığı uçuşunu Kaliforniya,Lon Beach’te tamamlayarak Amerika kıtasının bir uçtan diğer uça uçakla geçen ilk pilot olmuştur. Calbraith Rodgers 84 günde gerçekleşen uçuşunu 69 kez iniş yaparak 3 gün 10 saatte tamamlamıştır.
6 Mayıs 1937 yılında,1930 yıllarının en büyük ve en popüler hava taşıma araçları olan Hava gemisi (Zeplin) olarak bilinen 245 metre uzunluğunda 190 milyon litre hidrojen gazıyla birlikte uçuş gerçekleştiren Zeplin (Zeppelin) 32 yolcusu ile birlikte New Jersey yakınlarında Lakehurst bölgesinde hidrojen gazının alev alması ile birlikte alev topuna dönerek son yolculuğunu gerçekleştirdi. Hava gemileri/Zeplinler bu tarihten itibaren tehlikeli olması sebebi ile bir daha kullanılmadı. 4 Temmuz 1938 yılında, Howard Hughes Dünya çevresinde ilk uçuşunu 23.803 kilometre uçarak dünyanın çevresini 3 gün 19 saatte 6 defa yakıt ikmali yaparak gerçekleştirdi. 27 Ağustos 1939 yılında günümüz uçak teknolojisinde ve ticari uçuşlarda en çok kullanılan Jet motorlu uçaklar denenmeye başlandı. Yük taşımacılığı kullanımının artmasıyla daha büyük kapasiteye sahip büyük kargo uçakları tasarlandı.
14 Ekim 1947 yılında Chuck Yeager isimli Amerikan Hava Kuvvetlerine bağlı pilot, Bell X-1 model uçağıyla ses hızını geçen ilk pilot oldu. Kaliforniya’da gerçekleştirdiği uçuşunda 12.800 metre yükseklikte 1072 km/saat hıza ulaştı. 2 Kasım 1947 yılında Havayolu firması sahibi Howard Hughes,H-4 Hercules isimli deniz uçağı üretti. Tahtadan yapılan ”Zarif Kaz (Spruce Goose)” adı verilen 97.5 metre kanat genişliği ve 24 metre yüksekliğindeki uçağıyla 2005 yılına kadar dünyanın kanat genişliği bakımından en büyük uçağı olarak unvanını korudu. 1950 yıllarda İkinci Dünya Savaşı’nda radar teknolojisindeki gelişmeler ile radara yakalanmayan teknolojiler üretilmeye başlandı. Amerikan Lockheed firması 1950 yılında U2 isimli ince yapıya sahip radar dalgalarını yansıtan siyah maddeyle kaplanan Dünyanın ilk casus uçağını üretti.
4 Ekim 1958 yılında İngiliz”Overseas Airways Corporation” şirketi rakipleri Amerikan firmalarından bir kaç gün öncesinde gerçekleştirdiği Londra-New York arasında Comet 4s model jet uçaklarıyla Atlas Okyanusunu Jet uçakla geçen ilk yolcu taşımacılığı yaparak havacılık tarihine adlarını rakiplerinden önce yazmıştır.
21 Ocak 1970 yılında günümüzde hava yolu taşımacılığında sıklıkla tercih edilen firma Boeing tarafından tasarlanan Jumbo Jet (Boeing 747) dünyanın en büyük Jet uçağı oldu. 400 yolcu taşıma kapasitesine sahip uçak 2005 yılına kadar dünyanın en fazla yolcu kapasitesine sahip uçak olarak görev yaptı. 21 Ocak 1976 yılında Fransız ve İngiliz ortaklığı ile tasarlanan Concorde uçakları ticari uçuşlara başladı. Normal Jet uçakları Atlantik Okyanusunu yaklaşık 8 saatte geçerken Concorde Atlantik Okyanusunu 3.5 saatte geçerek 27 yıl boyunca Paris-New York ve Londra-New York arasında sefer yaparak havacılık tarihine adlarını yazmışlardır.
27 Nisan 2005 yılında Airbus firması A 380 model uçaklarını üreterek dünyanın en büyük uçağını üreterek ticari uçuşlara başladılar.80 metre kanat genişliğine sahip, 840 yolcu kapasiteli bu uçaklar günümüzde bilinen en fazla yolcu taşıyan uçaklar olarak bilinmektedirler.
Türk Havacılığı
29 Haziran 1911 günü yapılan sınav sonucunda, Süvari Yüzbaşı Fesa Bey (Evrensev) ve İstihkam Teğmeni Kenan Bey, Fransa’da bulunan Blériot Uçak Fabrikası’nın uçuş okuluna gönderildiler. 1912 yılının Nisan ayında eğitimlerini tamamlayarak ülkeye dönen Fesa ve Kenan Bey, Türk ordusunun ilk pilotları olarak isimlerini tarihe yazdırdılar. Aynı yıl, 1911’de siparişi verilen 2 adet Deperdessin tipi uçak İstanbul’a getirildi. İlk uçuşların ardından Fransız R.E.P firmasından 4 uçak daha sipariş edildi. Aynı zamanda 7 pilot adayı ile makinist ve marangoz olarak yetiştirilecek kişiler firmanın okuluna gönderildiler.
İlk Uzun Mesafeli Uçuş ve Marmara Denizi’nin İlk Kez Geçilişi
İlk uzun mesafeli uçuş, Balkan Savaşı’nın ardından Pilot Teğmen Nuri Bey ve Edirne Telgraf Müfrezesinden Üsteğmen Hami Bey tarafından 24 Ekim 1913 günü yapılmıştır. Nuri ve Hami Bey, Prens Celalettin isimli Deperdussin tipi uçak ile Edirne-İstanbul uçuşunu gerçekleştirmişlerdir. Edirne-Babaeski-Çorlu-Çatalca rotasını takip eden uçak, 3 saat 5 dakikanın sonunda Yeşilköy’e inmiştir.
I. Dünya Savaşı
Dünya Savaşı başladığında henüz Türk havacılığı ile ilgili hedefler gerçekleştirilmemiş ve Fransa’dan sipariş edilen uçaklar ülkeye gelmemişti. Türk ordusu savaşa yalnızca 7 pilot ve 6 uçakla katılmıştı. Savaş sırasında ise, Almanya’dan sağlanan uçaklarla Tayyare Bölükleri kurulmuştu.
Savaş sırasında 15 kara ve 3 deniz Tayyare Bölüğü’ne ulaşılmış ve Genel Karargaha bağlı Hava Kuvvetleri Genel Müfettişliği kurulmuştu. Kurulan müfettişliğin uçaksavar, topçu ölçme, sabit balon ve meteoroloji birlik ve kuruluşları vardı.
Savaş bittiğinde ise, ülkede 100’e yakın uçak bulunuyordu.
İlk Türk Uçağı & Seydiköy Hava Meydanı
Hem I. Dünya Savaşı’nda hem de Kurtuluş Savaşı’nda pilot olarak görev alan Vecihi Hürkuş, Kurtuluş Savaşı’nın son uçuşunu yapmış ve Seydiköy Hava Meydanı’nı Yunan ordusundan geri almıştır. Savaş sırasında uçakların test sürüşlerinde ve tamir işlemlerinde yer alan Hürkuş, çok sayıda uçak tasarımı yapmış ve savaş sürecinde hayata geçiremediği projelerinin ilki olan Vecihi K-VI isimli uçağın yapımına 1923 yılında başlamıştır.
Tasarım ve teknik çizimler tamamlandıktan sonra Hürkuş ve arkadaşları, Halkapınar Tayyare Atölyesi’nde Yunan uçaklarından aldıkları motor ile gövdesinden kanatlarına kadar tüm parçaları yerli malzemeler kullanılarak 14 ayda Vecihi K-VI’yı uçar hale getirmişlerdir. Vecihi K-VI’nın uçuş izni ve uçabilirlik sertifikası için teknik heyete başvurulmuş ancak heyette tecrübeli mühendis ve kontrol ekibi olmadığı için süreç uzamıştır. Heyet başkanının ‘Vecihi, biz sana bu lisansı vermeyiz, uçağına güveniyorsan atla, uç bizi de kurtar’ demesi üzerine Hürkuş, 28 Ocak 1925 günü, 15 dakikalık tecrübe uçuşunu başarıyla tamamlamıştır.
Özetle; Ülkemizde ilk havacılık çalışmaları, 1912 yılında, bugünkü Atatürk Hava Limanının hemen yakınındaki Sefaköy’ de, tesis olarak iki hangar ve küçük bir meydanda başlamış, 1925 yılında kurulan ve daha sonraki yıllarda Türk Hava Kurumu adını alan Türk Tayyare Cemiyeti ile Türk Sivil Havacılığının kurumsal temelleri atılmıştır. İlk Sivil Hava Taşımacılığı ise 1933 yılında 5 uçaklık küçük bir filo ile “Türk Hava Postaları” adı ile başlatılmıştır.
Sivil Havacılığın Gelişimi
Türk havacılık pazarı 1983 yılında serbestleştirildi. Daha önce sadece kamu şirketlerinin ülkedeki havalimanlarında işletilmesine izin verilirken 1983’te Sivil Havacılık Kanununun yürürlüğe girmesiyle özel şirketler de kabul edildi. Bu düzenleme, rekabetçi bir ortam oluşturmada başarısız olduğu için, Türkiye‘nin ulusal bayrak taşıyıcısı Türk Hava Yolları‘nın yarı tekeli daha da güçlendi. Türk Hava Yolları devlet desteğinden faydalanmaya devam etmesine rağmen, pazardaki yeni özel şirketler için büyük engeller kaldırıldı ve Türk havacılığı için daha rekabetçi bir pazar oluştu. Ekonomik aktiviteler gerek üretim gerekse tüketim yönünden büyük ölçüde ulaştırma sektörüne bağlıdır. Bu durum insan ve malların taşınmasında ve temel insan ihtiyacı haline gelen bağlantı ve hareketliliğin sağlanmasında Türk havacılık sektörünü giderek daha önemli hale getirmektedir.
İngiltere merkezli araştırma şirketi Skytrax (uçuş araştırmaları şirketi), dünyanın mevcut favori havayolunu bulmak için Eylül 2021 ile Ağustos 2022 arasında 100’den fazla ülkede 14 milyondan fazla müşteri ile anket gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen ankette; Türk Hava Yolları bu şirketler arasında 7. sırada yer alıyor. Tüm dünyada havayolu şirketlerinin sallantılı bir dönem geçirdiği pandeminin ardından 3. Havalimanının Dünyanın en fazla bağlantısı olan havayolu hub’ı olması avantajı görülmeye başlandı. 2022 yılı Ocak-Eylül ayları arasında 53,9 milyon olarak yolcu taşıyan THY, Avrupa’nın en iyi havayolu şirketi oldu ve son derece rekabetçi alanda, Avrupa’nın En İyi Havayolu unvanı da dahil olmak üzere üç dalda ödül kazandı. Bu bağlamda Türk havacılığının her geçen yıl daha iyiye gittiğini ve bunun çok fazla sektöre olumlu yansıyacağını söyleyebiliriz. Lakin ne demişler her şerde bir hayır, her hayırda bir şer vardır; Hava taşımacılığı atmosferde derin izler açıyor. Karbondioksitin yanı sıra su buharı ve nitrik asit de bırakan uçaklar, insanların yol açtığı karbondioksit salınımı nedeniyle küresel ısınmaya tuz biber ekiyor. Bunuda unutmamak lazım tabi.
Türkiye’nin Büyüyen Gücü: Savunma ve Havacılık Sanayimiz
Savunma ve Türk havacılık sanayimizde, özellikle son 15-20 yıllık süreçte, ana yüklenici firmalarımıza, ana sistem projelerinin özgün olarak gerçekleştirilmesi sorumluluklarının verilmesi sayesinde, TSK ihtiyaçlarının, yaklaşık %75-%80 yurt içi katkı payı ile karşılanması aşamasına gelinmiştir. 2021 yılı savunma ve havacılık sanayi performansı, özet olarak şöyle gerçekleşmiştir:
- Satışlar (Ciro): 10,159 milyar dolar.
- İhracat: 3,224 milyar dolar.
- Yeni Sipariş Tutarı: 8,575 milyar dolar
- İthalat: 2,062 milyar dolar
- Ürün ve Teknoloji Geliştirme Harcaması: 1,639 milyar dolar
- Sektör İstihdamı: 75.660
- Kişi Başı Ciro: 134.276 dolar
- Kişi Başı Yurt Dışı Satış Geliri: 42.622 dolar
ABD‘de yayınlanan “Defence News” dergisinin her yıl Temmuz ayında açıkladığı ve dünyanın en büyük savunma ve havacılık sanayisi şirketlerinin, savunma ve havacılık cirosuna göre derlendiği 2022 Yılı “Top 100” listesine göre; ilk 5 sırada ABD Şirketleri olmak üzere 1. sırada Lockheed Martin, 64.4 milyar dolar, 6. sırada Çin Havacılık Endüstrisi Kurumu 30.1 milyar dolar, 7. sırada İngiliz şirket BAE Systems, 25.7 milyar dolar 12. sırada İtalyan şirket Leonardo, 13.8 milyar dolar, 15. sırada Fransız şirket Airbus 10,8 milyar dolar, 49. sırada ASELSAN, 2,2 milyar dolar; 67. sırada TUSAŞ, 1,3 milyar dolar, 86. sırada ROKETSAN, 0,8 milyar dolar ile yer almaktadır.
Şüphesiz Türkiye‘den üç firmanın, dünyanın ilk 100 savunma ve havacılık sanayi firması arasında yer alması başarıdır. Ancak listedeki Türk firmalarının cirolarının toplamının (4.3 milyar dolar), bize kat edilecek daha çok mesafe olduğunu göstermektedir. Bu mesafenin de kısa zaman içerisinde kapanabileceğini dünyada oluşan hadiselerde ülkemizin kapısının defalarca çalındığını görerek anlamış olduk. Özellikle Baykar’ın kızıl elma uçağıyla dengelerin değişeceğini göreceğiz diye umut etmekteyim. TUSAŞ’ ın hala üzerinde çalıştığı savunma sanayinin amiral gemisi olarak nitelendirdiğim Milli Muharip Uçağı açıklanan özellikleriyle bir an önce seri üretime geçmesiyle Türk havacılık sanayisinde devrim değil evrim niteliğinde olacaktır.
Geçtiğimiz günlerde Tunus’ta düzenlenen 2. Uluslararası Havacılık ve Savunma Fuarı’nda konuşan TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Rafet BOZDOĞAN:
“Atak uçağımız seri imalatta, Gökbey seri imalata geçti, T70 helikopteri Sikorsky Aircraft ile beraber seri imalatta. Bu uçaklarımızın yanı sıra yerli iki tane daha helikopterimiz var, birincisi Atak 2 helikopterimiz, bu helikopterimizin tasarım aşaması bitti şu an montaj aşamasında, inşallah kısmet olursa önümüzdeki yıl ilk uçuşunu deneyeceğiz. Bir de tasarım aşamasında olan Atak ile Atak 2 arasındaki segmentte konumlandırdığımız T-629 adında bir helikopterimiz var. Onun da tasarım çalışması devam etmekte. İstikrarlı bir şekilde devam edebilirsek, projelerimizi ve planlanan ürünlerimizi önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde işler hale getirmiş olacağız.
Milli Muharip Uçağı sisteme dahil olduğunda, hem Türk havacılığı savunma sanayisine büyük bir kazanım sağlayacak hem de TSK’nın yeteneklerine inanılmaz bir yetenek sağlayacak. Atak 2 ile T-629 da aynı şekilde devreye girmesi ile sisteme entegre olmalarıyla beraber TSK’ya büyük bir güç kazandıracak. Bizimle beraber aynı ahenk içerisinde, ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN gibi diğer savunma sanayi şirketlerimiz ile karadaki ve denizdeki savunma sanayii şirketlerimizde de gelişmeler devam ediyor. Yani şunu söyleyebilirim, önümüzdeki 3 ila 5 yıllık periyotta Türkiye’deki savunma sanayii bugünkü kazanımlarını kat kat aşarak dünyada önemli bir noktaya gelmiş olacak.” ifadelerini kullandı.
Uçak ve İHA üretim birimlerinde de bir dizi yenilikler olduğunun müjdesini veren Bozdoğan, şöyle devam etti:
“Uçak grubumuzda Hürkuş’u ürettik EASA sertifikasını aldık. Şu an 14-15 tane uçağımız var orda, bunların 2 tanesini Nijerya’ya ihraç ettik. Diğer uçaklar için de ihracat görüşmelerimiz devam ediyor. Milli muharip uçağının ön tasarımı bitti, şu an 1 numaralı prototipi hangarda birleştiriliyor, önümüzdeki yıl hangardan çıkmış olacak. Bunun yanında İHA sistemlerimizde şu an çalışan Anka, Aksungur ve Şimşek’in yeni versiyonları var. Ayrıca jet motorlu olan İHA’ larımız var, onlarla ilgili tasarım ve imalat çalışmalarımız da devam etmekte.”